Bilal-i Habeşi’yi (r.a.) Kölelikten Kurtaran Sahabe Kimdir?
Hz. Ebû Bekir, kırk bin dirhemlik servetinin tamamını o dönemde köle bulunanları esaretten kurtarmak için harcamıştır. Bilal bin Rebah(r.a.), Habbâb bin Eret(r.a.), Amr bin Füheyye(r.a.) gibi birçokları onun eliyle özgürlüklerine kavuşmuştur.
Bir gün Mekke’nin karanlık adamlarından birisi olan Ümeyye bin Halef, kölesi olan Bilâl bin Rebâh’ı(r.a.) bağlayıp göğsüne kızgın kayalar koymuştur ve: “Ey Bilâl, inkâr ettiğini söyleyeceksin. Sonra seni bırakacağım.” demiştir. Bilâl’in(r.a.) ise dilinden: “Ehadûn Ehad!” yani “Birdir Bir’’den başka bir şey çıkmamıştır. O esnada Hz. Ebû Bekir(r.a.) gelip Ümeyye bin Halef’e: “Satar mısın bu köleyi?” diye sormuş, Ümeyye bin Halef ise alaycı bir gülme ile: “Alacak mısın?” demiştir. Hz. Ebû Bekir tekrar: “Ne kadar?” diye sorunca, Ümeyye: “İki yüz dirhem.” demiş ve Hz. Ebû Bekir(r.a.), Bilâl bin Rebâh’ı(r.a.) iki yüz dirheme almıştır. Bunun üzerine Ümeyye kahkaha atmaya başlamış ve: “İki dirhem bile etmeyen adamı sana iki yüz dirheme nasıl da sattım ama?” demiştir. Hz. Ebû Bekir(r.a.) ise onun bu cümlesine: “Ben öyle bir adam aldım ki sen o adam için bin dirhem istesen ben onu da vermeye hazırdım.” diye karşılık vermiştir.
Fark nerede? Birisi vahyin penceresinden olayları görüyorken öteki cebinin penceresinden bakıyor. Birisi siyah deriye takılmışken öteki o derinin altındaki derin imanı görüyor. Hz. Ebû Bekir’in(r.a.) babası ebû Kuhafe, iman etmeden evvel bu ticareti duyduğunda: “Ey Ebû Bekir! Senin gibi kötü bir tüccar görmedim.” derken Mekke fethinden sonra iman edip Bilal bin Rebah’ın(r.a.) ezan okuyan sesini duyunca: “Meğer ne doğru bir ticaret yapmışsın.” diyor.
Hz. Ebû Bekir(r.a.), Bilaâl bin Rebâh’ı(r.a.) Ümeyye bin Halef’in elinden kurtardıktan sonra Leyl Sûresinden ayetler iniyor: “Malını Allah yolunda verip arınan takva ehli ise ondan (ateşten) uzak tutulur. O öyle biridir ki, hiç kimsenin kendisi üzerinde karşılığını ödeyeceği bir hakkı olmadığı halde sırf yüce Rabbinin rızasını kazanmak için yardım eder. Ve sonunda hoşnut da olacaktır.
Yazar : Mehmet Yıldız