Medine döneminin altıncı yılı yani Hayber’in Fethi sırasında iman eden ebû Hüreyre’nin(r.a.) rivayet ettiği hadis sayısı 5374 iken Efendimiz(s.a.v.) ile gençliklerinden beri devam eden bir dostluğa sahip, neredeyse O’nun(s.a.v.) yanından hiç ayrılmayan Hz. Ebû Bekir’in(r.a.) rivayet ettiği hadis sayısı yalnızca 143’tür. Nasıl oluyor da, yirmi üç yıl boyunca Efendimiz’in(s.a.v.) yanında olan Hz. Ebû Bekir(r.a.) 143 hadis rivayet ederken Efendimiz’i(s.a.v.) dört yıl gören ebû Hüreyre(r.a.) 5374 hadis rivayet ediyor? Çünkü Efendimiz(s.a.v.) hayatta iken hadis rivayet etmeye ihtiyaç yoktur. O(s.a.v.) hayattayken rivayet edecek bir hadis de yoktur. Hz. Ebû Bekir(r.a.) Allah Resûlü’nün(s.a.v.) vefatından sonra sadece iki buçuk yıl yaşamıştır. Bu nedenle hadis rivayet edecek kadar bir süre mevcut olmadığından ancak 143 hadis rivayet edebilmiştir. Lakin Ebû Hüreyre(r.a.), Efendimiz’in(s.a.v.) vefatından sonra kırk yedi yıl daha yaşamıştır. Yani hadis rivayetinde mesele ilk gelme değil son gitme meselesidir.
Bediüzzaman hazretleri de bu konuya şu şekilde açıklık getirmiştir: “Nasıl ki insan bir ilaca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mesele-i şer’iye müftüden haber alınır ve hâkezâ…
Öyle de, Sahâbe içinde, ehâdis-i Nebeviyeyi gelecek asırlara ders vermek için, ulema-i Sahâbeden bir kısım, ona mânen muvazzaf idiler, bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet Hazret-i Ebû Hüreyre bütün hayatını hadisin hıfzına vermiş. Hazret-i Ömer siyaset âlemiyle ve hilâfet-i kübrâ ile meşgul olmuş. Onun için, ehâdisi ümmete ders vermek için, Ebû Hüreyre ve Enes ve Câbir gibi zâtlara itimad edip, ondan, rivayeti az ederdi.”
Yazar : Mehmet Yıldız