Abdurrahman b. Avf’in (r.a.) sadakati

HomeMakalelerSahabelerAbdurrahman b. Avf’in (r.a.) sadakati

Abdurrahman b. Avf’in (r.a.) sadakati

ABDURRAHMAN B. AVF’IN (r.a.) VEFATI

ABDURRAHMAN B. AVF (r.a.) VEFATINDAN SONRA KALAN SERVETİNİ KİME BIRAKMIŞTIR?

ABDURRAHMAN B. AVF’IN (r.a.) CENAZE NAMAZINI KİM KILDIRMIŞTIR?

Abdurrahman ibni Avf’ın(r.a.) birçok güzel hasletinin yanında bir de sadakat özelliği vardır ki takdire şayandır. O her daim kök saldığı yerde çiçek açmıştır. Hiçbir zaman yer değiştirmemiştir. Gayrın bahçesinde meyve vermemiştir. Efendimiz’in(s.a.v.) hayatı boyunca O’nun(s.a.v.) yanında nasıl dik durduysa, halifeliği zamanlarında Hz. Ebû Bekir’in(r.a.), Hz. Ömer’in(r.a.) yanında da öyle dik durmuştur. Hz. Ömer’in(r.a.) “Haydi bugün namazı sen kıldır.” diye minbere çıkardığı zat Abdurrahman ibni Avf(r.a.)’dır. Vefatına az kala Hz. Ömer’in(r.a.) oluşturduğu altı kişilik meşveret ekibine başkanlık eden zat yine Abdurrahman ibni Avf(r.a.)’dır.

Kendisi hicretin otuz ikinci yılında, yani takribi yetmiş iki, yetmiş beş yaşlarında vefat eder. Vefatından sonra geriye büyük bir servet bırakır. Saff-ı evveldeki insanların İslâm’ın ilk dönemlerinde yaptıkları işlere kimse yetişemez. Hz. Ömer’in(r.a.) hilafet zamanı yakınları yanına gelirler ve “Ey Ömer(r.a.), ganimet mallarından bize de versen olmaz mı?” derler. Hz. Ömer(r.a.) ise onlara “Bedir’in ashâbı dururken size mi vereceğim?” der. Arkadaş demez, eş dost; can ciğer demez, akraba demez, Bedir’in ashâbını hepsinden önde tutar. Yine İslâm’ın ilk dönemlerinde Erkam b. Ebü’l Erkam(r.a.), Efendimiz’e(s.a.v.) evini verir ve o ev nice sahâbenin içinde yetiştiği “Dârül Erkam” olur. Hz. Erkam(r.a.) evini infak ettikten sonra sayısız cihada katılır, birçok hayırlı amellerde bulunur ama yine de Darül Erkam ile anılır. Abdurrahman b. Avf(r.a.) da aynı onlar gibi saff-ı evveldendir ve vefatından önce mirasından büyük bir payın Allah yolunda harcanmasını ve Bedir ashâbının her birine de dört yüz dinar verilmesini vasiyet bırakır. Onun bıraktığı hediyelerden Hz. Ali(r.a.) ve Hz. Osman(r.a.) da alır. Kimileri Hz. Osman’a(r.a.) “Sen de mi alıyorsun?” deyince Hz. Osman(r.a.) “Bu İbn Avf’tan(r.a.) sadaka değil hediyedir.” diye cevap verir. Hatta Abdurrahman b. Avf’ın(r.a.) bıraktıklarından Zübeyr b. Avvam’da(r.a.) alıp dışarı çıkınca bir tanesi laf atar ve “Zübeyr gibi zengin adam, gelmiş ne yapıyor!” der. Hz. Zübeyr(r.a.) ise ona “Ey filanca! Malında haram olmayan bu adamın malını yemeyeceğim de başkasına mı yedireceğim?” diye karşılık verir. Böyle güzide bir insanın malında öyle bir teberrük, öyle bir bereket görür.

Abdurrahman b. Avf(r.a.) vefatından önce hastalıkların pençesinde zor zamanlar geçirir. Aişe(r.a.) annemiz ona çok değer verdiğinden bu yüce insanı ziyarete gelir. Önce Abdurrahman b. Avf’ın(r.a.) halini sorar, ona Allah Resûlü(s.a.v.) ile geçirdiği günleri hatırlatır ve onun yüreğini rahatlatacak bazı hatıraları söyler. Sonra da “Ey Abdurrahman(r.a.)! Sana bir müjde, kendim için ayırdığım mezar yerini sana vermeye geldim. Allah Resûlü’nün(s.a.v.), babam Ebû Bekir’in(r.a.) ve Müslümanların ikinci halifesi Ömer’in(r.a.) yattığı benim odamda bir kişilik daha yer var ve ben burayı kendime ayırmıştım. Şimdi orayı sana veriyorum.” der. Abdurrahman b. Avf(r.a.) hasta yatağında ağlamaya başlar. Bir taraftan gözlerinden yaşlar boşalan Hz. Abdurrahman(r.a.) bir taraftan da “İbn Avf’ın oğlu ne yaptı ki böyle bir şerefi ve ödülü hak etsin. Ben kimim ki Allah Resûlü’nün(s.a.v.) yanında defnedileyim.” der. Sonra müminlerin annesi Aişe(r.a.) validemize döner ve hem orada bulunan insanları hem de bin dört yüz küsur sene sonra gelen bizleri hayrete düşürecek, “İşte sahâbe bu, işte hayran olduğumuz, yollarına kurban olmamız gereken insanlar bunlar.” dedirtecek şu sözleri söyler. “Ey Anneciğim! Yıllar önce ben, Osman b. Ma’zûn ile aynı gün Müslüman oldum. O günden sonra Osman ile aramızda farklı bir muhabbet gelişti. Sonraları biz birbirimize bir söz verdik. Hangimiz önce ölürse diğerimiz onun yanına defnedilecek ve kabir âleminde dahi birbirimizi yalnız bırakmayacaktık. Biz Medine’ye hicret edince Osman, Medine’de vefat eden ilk muhacir oldu ve beni otuz senedir yalnız bıraktı. Aradan tam otuz sene geçse dahi söz sözdür. Biz Efendimiz’den(s.a.v.) her durum ve şartta verdiğimiz sözleri yerine getirmeyi öğrendik. Bunun için ben şu an bana teklif ettiğiniz, rüyalarımda dahi elde edemeyeceğim Efendimiz’in(s.a.v.) yanında defnedilmeyi kabul edemeyecek ve kardeşim Osman’a verdiğim söz gereği onun yanında defnedileceğim.”

(İbn Sebbe, Tarihu’l-Medineti’l-Münevvere, 1, 115; Muhammed Halid, Rical Havle’r-Resûl, s. 383.)

Bizlere söz nasıl tutulur onu da öğretir. Ölüm döşeğinde bile ulaşılamaz hedefler sunan bir hayat koyar ortaya…

Abdurrahman b. Avf(r.a.) vasiyetini yaptıktan sonra gözlerini bu dünyaya kapasa da ebedi âleme doğru açar. Onun cenaze namazını bazı rivayetler Zübeyr b. Avvâm(r.a.) kıldırdı dese de (İbn Hacer, el-İsabe, II, 1184) halife Hz. Osman(r.a.) kıldırır ve vasiyeti gereği Bakî Kabristanlığında kardeşi Osman b. Maz’ûn’un(r.a.) hemen yanı başına defnedilir.

(İbn Hacer, el-İsabe, II, 1184; İbnü’l-Esir, Usdü’l-Gabe, III, 479.) Bugün Baki’ Kabristanlığına varıp Hz. Osman’ın(r.a.) kabrine doğru yürüdüğünüzde Harre şehitlerinin hemen karşısında, Efendimiz’in(s.a.v.) küçük oğlu İbrahim’in kabri şerifinin yanında size çok söz söyleyecek beş mezar ile karşılaşırsınız. O mezarlardan biri Akabe Biatlarının yiğitlerinden Es’ad b. Zürâre(r.a.), diğeri Allah Resûlü’nün(s.a.v.) ilim hazinelerinden Abdullah b. Mes’ûd(r.a.), biri Sa’d b. Ebi Vakkas(r.a.), diğeri Osman b. Maz’ûn’un(r.a.) bir diğeri ise Abdurrahman b. Avf(r.a.)’ındır.

Hz. Abdurrahman’ın(r.a.) cenazesi taşınırken Aşere-i Mübeşşere’nin bir yiğidi olan Sa’d b. Ebi Vakkas(r.a.) “Vacebela, Vacebela… Güle güle Ey Koca Dağ… Güle güle Ey Koca Dağ…” diye haykırır. Hz. Ali(r.a.) “Git ey Avf’ın oğlu, hayatın saf ve duru haline kavuştun. Bulanık halini geride bıraktın.” Amr b. Âs ise “Haydi git, ey Avf’ın oğlu! Gerçekten sen hiçbir şeyi eksik bırakmadın, üzerine düşen dinî ve dünyevî her şeyi tamamladın.”der.

(İbn Sa’d, Tabakât, III, 149.)

Yazar : Mehmet Yıldız

EN ÇOK OKUNANLAR

SON EKLENENLER

BENZER MAKALELER