Bedir Harbi babalarla oğulların, kuzenlerin, akrabaların karşı karşıya geldiği bir harptir. Bu gazvede Hz. Ebû Bekir(r.a.), oğlu Abdurrahman ile karşı karşıya gelir. Hatta bir rivayete göre Abdurrahman, Bedir Meydanı’nda Müslümanlara meydan okur. Bunu gören Hz. Ebû Bekir(r.a.) onunla dövüşmek için Allah Resûlü’nden(s.a.v.) izin ister fakat Allah Resûlü(s.a.v.) kendisine izin vermez. Normalde bir babanın oğlunu öldürmek istemesi akıl yoluyla anlaşılabilecek bir durum değildir. Bir baba bırakın evladını öldürmeyi; ona en ufak bir zararın gelmesine bile razı olmaz. O zaman Hz. Ebû Bekir(r.a.) savaş meydanında oğluyla dövüşmeyi neden istedi? Ona bu sözleri söylettiren şey neydi? Bu hal Hz. Ebû Bekir’in(r.a.) velâ ve berâsının sadece Allah’a ve Allah için olduğunun göstergesidir. Bir insan sevdiğini Allah için sever ve sevmediğine de Allah için buğz ederse çocuğu dahi olsa o kişi, eğer Allah’ın düşmanıysa onun da düşmanı olur. Ve yine insan Allah için sever ve Allah için buğz ederse cahiliyede düşmanı olan kimseler, iman ettiklerinde onun dostları olur. Tıpkı Evs ve Hazrec kabilesinin mensupları gibi… Cahiliyede birbirlerinin azılı düşmanı olan bu iki kavim iman nuruyla nurlandıktan sonra aralarındaki düşmanlığa son vermiş ve kardeş olmuşlardır. Çünkü vahiy onlara dostu da düşmanı da net bir biçimde tanıtmıştır.
Yine Bedir Harbi’nde Hz. Ömer(r.a.) kabilesi olan Benî Adiy’e “Sakın Mekke’den ayrılmayın! Her birinizin o savaş alanında kafasını uçururum!” diye haber göndermiş ve onlardan hiçbirisi adım atmamıştır. Ama dayıları olan Benî Mahsum, savaş alanında Hz. Ömer’le(r.a.) karşı karşıya gelmiştir. Hz. Osman(r.a.), Bedir’e gelemedi. Çünkü Rukiyye(r.a.) annemiz o gün hastaydı ve Hz. Osman(r.a.) onunla olmak durumunda kaldı. Hz. Ali(r.a.), abisi Ebû Akil ile; Hz. Hamza(r.a.) abisi Abbas ile; Musab b. Umeyr(r.a.) abisi Ebû Azez ile, Talha b. Ubeydullah(r.a.), abisi Osman İbni Ubeydullah ile karşı karşıya harp meydanında vuruştular. Bedir resmen her ailenin, her akrabanın, her soyun, iman edenleriyle etmeyenlerinin savaşı haline gelmişti. Bedir’e ‘’İman eden aile fertleri ile imana düşmanlık eden aile fertlerinin karşı karşıya durduğu gazve’’ denilse herhalde teşbihte hata olmayacaktır.
Yazar : Mehmet Yıldız