SADIK DOST HZ. EBÛ BEKİR (r.a.)
Bizlere: “Efendimiz’in(s.a.v.) en yakın dostu kimdir?” diye sorsalar kuşkusuz hepimiz Hz. Ebû Bekir(r.a.) deriz, ikinci bir isim söylemeyiz. Lakin ibni Abbas’tan(r.a.) rivayet edildiğine göre Efendimiz(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir dost edinecek olsaydım Ebû Bekir’i(r.a.) dost edinirdim. Fakat o benim kardeşim ve arkadaşımdır.”
Başka bir rivayette ise Efendimiz(s.a.v.): “İnsanlığın içinde birisini dost edinseydim (sırt yaslasaydım) o Ebû Bekir olurdu ama biliyorum ki elimden gidecek, onu da dost edinmedim.” buyurur.
Risale-i Nur’da şöyle bir cümle geçer: “Dost istersen Allah yeter.”
Kulun kalbinin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir beşer yeryüzünde yoktur. Allah, Efendimiz’in(s.a.v.) kendisinden başka birine dost olarak meyletmesine müsaade etmemiştir. Efendimiz(s.a.v.) babasını daha hiç görmeden, annesini ise çok küçük yaştayken kaybetmiş, sekiz yaşına kadar beş farklı evde kalmıştır. Bu evler annesi Âmine’nin, süt annesi Halîme’nin, Yesrib’teki babasının dayısının dedesi Abdülmuttalib’in ve amcası Ebû Tâlib’in evleridir. Allah, O’nun(s.a.v.) anne babasının vefatından sonra sığındığı dedesi Abdülmuttalip ve ondan sonra sığındığı amcası Ebû Tâlib’i de sırasıyla hayatından almıştır. Adeta Allah Azze ve Celle, Efendimiz’e(s.a.v.): “Sen küçücük yaşlarında da olsan gözünden bir damla yaş aktığında Ben’den başkasına dayanmayacaksın. Sen gecenin yalnızlığında ağlayacak olsan da kakülü dilberlerini Ben’den başkasına okşatmayacaksın.” demiş gibidir.
Resûlullah’ın(s.a.v.) yanında Hz. Ebû Bekir’in(r.a.) diğer bütün sahâbeler ve bütün ümmetten farklı bir yeri vardır ama Efendimiz(s.a.v.) dünyada Hz. Ebû Bekir(r.a.) de olsa hiç kimseyi gerçek dost, hakiki halîl ve Refik-i âlâ olan Rabb’ine dostlukta, hıllette ortak etmemiştir. Çünkü onun halîli ancak Rabb-i Rahim’idir. Burada ise bize verilmek istenen çok ince bir mesaj vardır: “Bizler birbirimizi elbette çok seveceğiz ama asla Allah’tan çok sevmeyeceğiz.”