Hz. Osman’ın (r.a.) evliliği ve hicreti

HomeMakalelerSahabelerHz. Osman’ın (r.a.) evliliği ve hicreti

Hz. Osman’ın (r.a.) evliliği ve hicreti

Hz. Osman(r.a.) otuz altı-otuz yedi yaşlarına kadar hiç evlenmemiştir. O günlerde de Allah Resûlü’nün(s.a.v.) iki kızı olan Hz. Rukiyye(r.a.) ve Hz. Ümmü Gülsüm(r.a.) Ebû Leheb’in iki oğlu olan Utbe ve Uteybe ile sözlenmişlerdir. Vakti gelip Tebbet Sûresi’ndeki âyetler nazil olunca Ebû Leheb buna sinirlenmiş ve oğullarını baskıyla ikna ederek, onlara Efendimiz’in(s.a.v.) kızları ile olan sözlerini bozdurmuştur. Ebû Leheb’in bunu yapmasındaki tek amaç, Efendimiz’i(s.a.v.) rahatsız edip -hâşâ- O’nu(s.a.v.) insanlara rezil etmektir. Hatta oğullarından Uteybe bu olaydan sonra Efendimiz’e(s.a.v.) öyle alaycı konuşmalar yapmıştır ki Allah Resûlü(s.a.v.) “Onu yırtıcı hayvanlara parçalat!” diye Allah’a bedduâ etmiştir. Uteybe bu bedduâdan iki yıl sonra ticaret için gittiği Şam’da kervan kurup konakladığı gece, bir aslan tarafından parçalanmıştır. Allah Resûlü(s.a.v.) iki kızının da çıktıkları bu evlilik yolu yarıda kalınca, onların yükünü de omuzlarında taşımaya başlamıştır. Tam o dönemler Hz. Osman(r.a.) “Acaba ben talip olsam Allah Resûlü(s.a.v.) kızını bana verir mi?” diye düşünürken en son gidip durumu Resûlullah’a(s.a.v.) söylemiş ve Efendimiz(s.a.v.), büyük kızı olan Hz. Rukiyye’yi(r.a.) Osman b. Affân’a(r.a.) vermiştir. (Üsdül-Gâbe, III, 586; Suyutî, Tarihul hulefa, 165; H.İ.Hasan, Tarihu’l-İslâm, I, 256)

Hz. Osman(r.a.) ile Hz. Rukiyye(r.a.) annemizin evliliği günlerce Mekke’de konuşulmuştur. Çünkü Ebû Leheb’in amacı Efendimiz’e(s.a.v.) eziyet etmekken Hz. Osman(r.a.) gibi bir insan o eve damat olmuştur. Müşrikler ise bu olaydan sonra durmamışlar ve Osman b. Affân’a(r.a.) hayatı iki kat zehir etmeye başlamışlardır. Onun Mekke’de ticaret yapmasını, hatta yürümesini dahi engellemişlerdir. Tüm bu zulümlerin sonunda Hz. Osman(r.a.) ve eşi Hz. Rukiyye’nin(r.a.) de içlerinde bulunduğu bir grup insan “Ya Resûlullah(s.a.v.)! Biz Habeşistan’a hicret etmek istiyoruz.” diye Efendimiz’e(s.a.v.) gelmişler ve böylece on üç yıllık Mekke sürecinin beşinci yılında Habeşistan’a ilk hicret gerçekleşmiştir. Her mü’min gibi Peygamber(s.a.v.) evinin kızı ve damadı da bedel ödemiştir. Bu bedel ise onların Allah katındaki seviyelerini yükseltmiştir. Allah Resûlü(s.a.v.) hicret için yola çıkan kızı ve damadını gözü yaşlı bir şekilde uğurlarken ağzından “Lut’dan(a.s.) bugüne ilk kez Osman b. Affân(r.a.), ailesiyle Allah(c.c.) yoluna hicrete çıkmıştır.” cümlesi dökülmüştür. (Beyhakî, Delâil, c.2, s. 297; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c. 3, s. 66)

Birçok insan evliliğinden sonra balayına giderken Hz. Osman(r.a.) eşi ile peygamberî bir davranışta bulunmuş ve bedel ödemek için hicret yoluna talip olmuştur. Hz. Osman(r.a.) ile Hz. Rukiyye(r.a.) annemizin hicrette Abdullah isminde bir çocukları olur. Hz.Osman(r.a.); “Allah Resûlü(s.a.v.) iki isim severdi, bunlardan biri de Abdullah’tı.” diyerek Efendimiz(s.a.v.) sevdiği için evladına Abdullah ismini koyar. Abdullah altı yaşında Medine’de bir horozun yüzünü gagalamasından sonra hastalanıp vefat eder. (İbn Sa’d, a.g.e., III / 53, 54) Hz. Osman’a(r.a.) ise oğlundan ötürü Ebû Abdullah künyesi verilir.

Hz. Ömer(r.a.) Müslüman olduktan sonra namazlar artık açık bir şekilde kılınmaya başlanır. Hatta bir gün Efendimiz(s.a.v.) namaz kıldırırken Necm Sûresi’nden âyet okur ve müşrikler mest olmuş şekilde onu dinlerler. Necm Sûresi secde ayetiyle bittiğinden sûrenin bitişinde Efendimiz(s.a.v.) “Allahu Ekber!” diyerek secdeye gider. Müslümanlar Efendimiz(s.a.v.) ile secdeye varırken müşriklerin ikisi hariç tamamı da secdeye giderler. Secdeye gitmeyenlerden birisi Halid b. Velid’in(r.a.) babası Velid b. Muğire iken diğeri ise Ümeyye b. Halef’tir. Velid b. Muğire kibrinden dolayı secdeye gitmezken Ümeyye b. Halef ise iri yarı olduğu için kilolarından dolayı secdeye gidememiştir. Ama onlar bile bu ayetin etkisinde kalıp yerden toprak alarak alınlarına sürmüşlerdir. Hicretin üçüncü ayında gerçekleşen bu olay ise Habeşistan’a “Tüm müşrikler secde etti, artık o eski zor günler geride kaldı!” diye ulaşmıştır. Orada gurbet hasretiyle yanan sahâbiler “Madem durum böyle, biz de zaten Mekke’yi çok özlemiştik. O zaman Mekke’ye geri dönelim.”demişlerdir. Hz. Ali’nin(r.a.) abisi Hz. Ca’fer(r.a.) “Durun gitmeyin, Allah Resûlü’nden(s.a.v.) haber gelmedi.” dese de gurbet hasretiyle yanan sahâbeler onu dinlemeyip Mekke’ye dönmüşlerdir. Dönen sahâbelerin arasında Mus’ab b. Umeyr(r.a.), Osman b. Affân(r.a.) ve eşi Rukiyye(r.a.) annemiz de vardır ve onlar Mekke’ye vardıklarında hiçbir şeyin değişmediğini, şiddet ve baskıların daha fazla artmış olduğunu görmüşlerdir. Müslümanların birinci Habeşistan Hicreti’nden gelip ikinci defa Habeşistan’a hicrete yüz küsur kişi gitmelerinin ana sebebi işte bu hadisedir. Mü’minlerin hicreti Habeşistan’la da kalmamış ve yedi yıl sonra Medine’ye hicret başlamıştır. Bunun üzerine Hz. Osman(r.a.) bu sefer de Habeşistan’dan Medine’ye hicret etmiştir. Osman b.Affân(r.a.) toplamda iki kez hicret ettiğinden ona Sahib-ül Hicreteyn yani “iki hicret sahibi” denilmiştir.

Yazar : Mehmet Yıldız

EN ÇOK OKUNANLAR

SON EKLENENLER

BENZER MAKALELER