İSLAM’IN İLK ŞEHİDİ
Nübüvvetin ilk yıllarında Efendimiz(s.a.v.) Kâbe’de ibadet ederken bir arbede yaşanır. Arbedenin sonunda gözü dönmüş müşrikler, Hatice(r.a.) annemizin ilk eşinden olan oğlu Hâris Bin Ebî Hâle’yi(r.a.) öldürürler. Böylece risalet davasının ilk şehidi Peygamber’in(s.a.v.) evinden biri olur. (İbn-i Hacer, el-İsabe, 1, 333) Hâris b. Ebî Hâle(r.a.) öldürülünce Allah Resûlü(s.a.v.) zaten bir avuç insandan oluşan ashâbını toplar ve onlara “Artık toplu bir şekilde namaz kılmayın ve mümkünse namazınızı Mekke’nin içerisinde değil biraz daha dışında kılın.” der. Efendimiz’in(s.a.v.) bu isteği üzerine sahâbiler artık küçük gruplar halinde Mekke’nin dışına çıkarlar ve toplu bir şekilde orada ibadet ederler. Yine böyle bir günde Ebû Dübb Vadisinde Ammâr b. Yâsir(r.a.), Habbâb b. Eret(r.a.), Sâid b. Zeyd(r.a.), Abdullah b. Mes’ûd(r.a.) ve Sa’d b. Ebî Vakkâs(r.a.) Mekke dışında ibadet ederken Ebû Süfyan’ın da içinde bulunduğu bir grup Mekkeli oradan geçerler ve Müslümanları görürler. O esnada namaz kılan sahâbilerin secde halleri ile kendilerince dalga geçer ve buna da gülerler. Zaten böyle insanlar kendileri gülünecek haldeyken başkalarına gülerek teselli olurlar. Aslında müşriklerin de putlara taparken namaz gibi olmasa da şeklen namaza benzer bir hareketleri vardır. Sadece secde etme halini ilk kez Müslümanlardan gördüklerinden o hal ile alay ederler. Başlarda Müslümanlar onlara karşılık vermez ama Mekkeliler işi abartarak onları sürekli kışkırtmaya çalışırlar.
Nihayetinde Sa’d Bin Ebî Vakkâs(r.a.) inandığı değerlerin büyüklüğü gereği bu duruma daha fazla dayanamaz. Yerden bir deve kemiği alıp Ebû Süfyan’ın yanındaki “Abdullah” isimli müşriğin kafasına vurur ve böylece Hz. Sa’d(r.a.) İslâm adına ilk kanı döken kişi olur. Bu durum müşrikleri ürkütürken Müslümanları cesaretlendirir ve orada bulunan diğer sahabeler de müşriklere saldırmaya başlarlar. Müşrikler canlarını onlardan zor kurtarırlar. (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 282.) Haber Allah Resûlü’ne(s.a.v.) ulaşınca Efendimiz(s.a.v.); Sa’d Bin EbîVakkâs(r.a.) çok hamiyetli, gayretli, kahraman birisi olduğundan önce Sa’d’ın(r.a.) hamiyetini tebrik eder. Daha sonra ona “Keşke yapmasaydın Ey Sa’d!”der. Çünkü o zamanlar Müslümanlar sayıca çok azdır ve âleme duyurmaları gereken çok ciddi evrensel mesajlar vardır. Peki, müşriklerin insanlara duyurabileceği bir mesajı var mıdır? Yoktur! Zaten onun için Müslümanları hep dövüş minderine çekmeye çalışırlar. Çünkü Müslümanlar dövüş minderine çekilir, bir arbede yaşanır da ortam keşmekeş bir hal alırsa İslâmın elmas niteliğindeki mesajları duyulamayacaktır. O yüzden Allah Resûlü(s.a.v.), vaktinden önce mindere çıkmanın neticesini çok iyi bildiği için Müslümanları “Şimdi vakti değil.” diyerek sabretmeye davet etmiştir. O günden sonra çok uzun bir süre, bu hikmete binaen Müslümanlar fiili bir şekilde kimseye müdahalede bulunmamışlardır.
Yazar : Mehmet Yıldız