Miladi 610 yılının Ramazan ayında Hira Mağarası’nda Efendimiz(s.a.v.) vahye mazhar olur. Efendimiz(s.a.v.) risalet vazifesi ile görevlendirilince en yakınlarından başlayarak insanları bu yeni dine davet etmeye başlar. En başta Hz. Hatice(r.a.), ondan sonra da sırasıyla Hz. Ali(r.a.), Zeyd b. Hârise(r.a.) ve Hz. Ebû Bekir’i(r.a.) o kutlu halkaya taşır. Risaletin o ilk günlerinde Hz. Ebû Bekir(r.a.) bu daveti omuzlama gayretine girer ve bir gün babasını çok sevdiği Saîd b. Zeyd’in(r.a.) evine gider. Bir müddet muhabbet ettikten sonra konuyu esas meseleye getirir ve başlar anlatmaya. O anlattıkça Saîd(r.a.) gözyaşlarını tutamaz ve: “Ey Ebû Bekir! Ben bunları yıllar önce babamdan duymuştum. Sanki karşımda sen değil de babam konuşuyor. Haydi, beni son Nebi’ye, Muhammed’e(s.a.v.) götür.” der ve gider. Efendimiz(s.a.v.) onu: “Gel bakalım, babası tek başına İbrahim(a.s.) gibi ümmet olan babanın oğlu!” diye karşılar ve Saîd(r.a.) orada iman eder.Kendisi on ikinci Müslüman olmakla şereflenir.
Yazar : Mehmet Yıldız